Bir çocuk köşe başında Elleri nasırlı mı nasırlı. Kar yağıyor yamalı abasına. Bakışları derin, dalgın Sönmüş umutları... Parmakları görünüyor mosmor Delinmiş kara lastikten. Kara günler gibi karamış elleri Yağdan, pastan, kirden. Henüz altısı mı, yedisi mi ne Gözlerindeki yorgunluk altmışında Yüklenmiş sırtına besbelli Acımasız hayatın çileleri. Yandaki fırına ilişmiş gözleri, Buğulu ekmek kokusu Sarmış her yanı... Ne var ki ona düşen Dünden kalan bayatlar. Seyreder boynu bükük Babasıyla geçen çocukları. Dalar, dalar boş dünlere Tutulmamıştı ki hiç elleri... Beşikteydi henüz Babası verirken son nefesini. Ne sevinmişti halbuki Ellisinde baba olunca. Yaman ustaydı hayattayken Ahmet usta... Geniş omuzlu, koca yürekli, Bütün sanayinin babası Babacan Ahmet, yiğit adam. Ya şimdi... Merdiven altında Kuytu bir evde Yaşlı, döşekte bir kadın Ve yetim Osman... Donmuş bakışlar köşe başında. Yok hatırlayan şimdi, Babacan Ahmet'i Kol kanat germişti Nice yoksula, yetime. Ya yetim Osman Paçavra bir pantolon, Asit dökülmüş bir kazak, Lastikten çıkan parmak, Başka nesi var ki... Ve umutları, yarına ertelenen Babacan oğlu yetim Osman. Parlamış mavi gözleri, Yağlı yüzünün ardından. Dalmış gitmiş hülyalara, Koşmuş bulutlara, bakışlarıyla. Bir hayali vardı sadece "Anam rahat nefes alsa" İstemez dünyadan başka şey. Nefes veren tüpü bir alsa O zaman görün Dünyadaki insanları, Ve Yetim Osman'ı. Ah bir el uzansa, Anacığına nefes olsa. Lâkin öyle pahalı Öyle pahalı ki hayat Ucuzlamış kafalarda. Bayat ekmek bekler Buğulu sokaklarda. Köşe başında bağdaş kurmuş Karlar üstüne, Bakar bulutlara yetim gözleri Babacan Ahmet belirir Bulutların içinden. Uzatır ellerini Tebessümle selamlar Yetim Osman'ı... Şükreder yetimliğine, Öksüz olmak da var hayatta. Her gün anasına götürse Bir yanık ekmek Altı aya kalmaz alırdı Nefes açan tüpü... Akşamları yollarda Cam da silerdi, Mendil de satardı. Beş aya kalmaz Alırdı belki de... Beş ay, evet beş daha Sıksa anacığı dişini... Köşe başında Yetim Osman Hayalleri kadar zengin. Elinde dal parçası Çiziyor toprağı Hayal kuruyor akşam ayazında. Bayat ekmek iki saat sonra... Ara sıra babasıyla vedalaşıyor Bulutlarda... Uykusu gelmiş derinden Dizine çıkan morluktan habersiz. Köşe başında hissiz Yetim Osman. Bir yaşasa anası Beş ayca dayansa bir... Biri yaklaşıyor köşe başına Ağır ve sessiz Bir şeyler fısıldıyor kulağına: -Başın sağ olsun Osman Son kez bakıyor bulutlara Babasına, anasına... Sonra...! Beş ay değilmiş hayat Hepsi beş dakka... O şimdi öksüz Osman Hayalleri kadar zengin Gidiyor son yolculuğa. Kısa sürdü öksüzlüğü Hepsi beş dakka... 10:30 20/06/2002 Hayrettin POLAT
