Her çiçekten bal almayı bilmek gerek... Sineklere aldırmadan...
Hayrettin POLAT kimdir?
1966 yılının Abrul 5’nde Sisorta’nın Yenice Köyü’nde dünyaya geldi. İsmini babasının komutanı koydu. (İleriki yıllarda Barbaros lakabıyla da anıldı.) Babası askerden dönünce İstanbul’a göç ettiler. Levent’in çamurlu varoşlarında büyüdü.
İlkokulu derme çatma barakalardan oluşan birkaç okulda zoraki tamamladı. Babasının rahatsızlığı nedeniyle 6 yaşından itibaren iş hayatının hep içinde oldu. İlk ciddi işi mukavva fabrikasında oldu. 5 lira haftalıkla 1. sınıftayken çalışmaya başladı. Makinelerin çalışma prensiplerini o günlerde kavramaya başlamıştı. Pek çok makinenin yeniden düzenlenmesini sağladı. (1973)
Yaz tatillerinin bir kısmını memleketinde, bir kısmını da çalışarak geçirdi. Yaptığı işlerde metal işleri ağır basmaya başladı. İlkokulu bitirdiği yaz tornacı olarak çalıştı. Ortaokula gitmeyi çok istedi ama babası: “Ya torna tezgâhı, ya imam-hatip” deyince itiraz edemedi.(1976)
İmam-Hatipte de vasat bir öğrenciydi. 2. sınıfta “ﺲ” harfi yerine “ﺺ” ile Yasin suresine başlayınca sınıfta kaldı. “ﺲ” ile “ﺺ” arasındaki farkı öğrendi.
Anarşi günleriydi. Birçok arkadaşı gözleri önünde öldürülmüş, ailesine bile söyleyememişti. O yıl beklemede geçti. Artık oto elektrikçisi olmuştu.
Derken 12 Eylül geldi. Okul hayatı yeniden başladı. Asker olmak (pilot) için çok uğraştı ama babası izin vermedi. Uçaklara ve uzaya sevdası her zaman vardı.
Teknolojiye her daim düşkündü. Dünyadaki yeni teknolojileri hep takip ederdi. Mucitleri ve yaptıkları işleri sürekli incelerdi. Derslerinden çok kütüphanelerde araştırma inceleme yapardı. Matematik ve fizik derslerine meraklıydı. Ders çalışmaya zamanı olmazdı. Genellikle akşam işlerinde çalışırdı. Bilgisayarla ve projeksiyonla ilk kez 1983’te Şişe Cam Genel Müdürlüğünün kütüphanesini temizlerken tanıştı. Günlük Times gazetesini de ilk orada görmüştü. Liseyi zor da olsa bitirdi. (1985)
Okul hayatı boyunca çalıştı. Isıtma sistemleri baba mesleği idi. Kendisi de bu alanda uzmanlaştı. Hiçbir zaman iş aramadı, iş onu aradı. En önemli özelliği çalıştığı işyerinin çehresini değiştirmekti. Bütün makinelerin en yüksek verimde çalışmasını sağlardı.
Kendi tasarımlarını yaparak çeşitli firmalar adına üretildi. Soba, fırın, piliç çevirme makineleri gibi pek çok ürün üretti. Ailece ürettikleri piliç çevirme makineleri İtalya’ya ihraç edildi. Ancak sermaye yetersizliğinden çabuk pes etmek zorunda kaldı.
Tek hayali uçak mühendisi olmaktı. Yalnız İTÜ’de bulunan ve o güne kadar mezun vermeyen bu bölümü kazanamadı. Kazansa bile maddi külfetlerden dolayı okuyamayacağı da ortadaydı. (1985)
Ertesi yıl kestirme bir yol olarak sınıf öğretmeni olmaya karar verdi. Nişanlıydı ve bir an önce hayata atılmak istiyordu. Çevresindeki herkesin itirazına rağmen tek tercih sınıf öğretmenliği idi. Ve Kamu Yönetimine yetecek bir puanla M.Ü. İstanbul EYO sınıf öğretmenliği bölümüne girdi ve 2 yılda bitirdi. Uzun süre aldığı puanı arkadaşlarına söylemedi. Hayatında ilk kez okulu aksaksız yürüttü. Üniversite yıllarında da sürekli çalıştı. Ancak artık sadece para için çalışıyordu. Ama yine de özel okulların tekliflerini geri çevirdi. Anadolu’ya gitmeyi arzuluyordu.(1988)
Okul bitince hemen evlendi ve yirmi gün sonra Kars’ın Aralık ilçesi A. Aratan Köyü’nde göreve başladı. Bütün hayallerini İstanbul’da bıraktı.
Iğdır’da kafasını kumdan çıkarmıştı. Dünyayı değiştirmenin yolu farklıydı. Yeni makineler yapmaktan vazgeçti. Yeni beyinlerin peşine düşmüştü artık. Ama yine de fazla yerinde duramadı. Erivan’dan gelen tv yayınları onu rahatsız etti. Iğdır’ın ilk yerel uydu yayını vericisini bir arkadaşıyla birlikte yayına soktu. Ve çevresine özel tv kanalların yayınlarını ulaştırmayı başardı. (1991) K.Maraş’ta askerlik görevini yaptı.
Doğuya gidene kadar muhafazakâr bir insandı. Doğu, onun kişiliğini ve hayata bakış açısını değiştirdi. Milliyetçilik duyguları ön plana çıktı. Terör arttıkça, ona gelen tehditler de sürekli arttı. Ancak üç yılda dönmesi gerekirken o üç yıl daha kalmayı tercih etti. Iğdır’da altı sene cansiperane görev yaptı. Öğrencilerini Iğdır Anadolu Lisesi’ne yerleştirdikten sonra Adapazarı’na tayini çıktı.(1994)
Kocaali ilçesinin Açmabaşı Köyü’nde 4 yıl görev yaptı. Açmabaşı onun ikinci köyü gibi oldu. 1998 yılında Adapazarı Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’na tayin oldu. Bu okulda öğretmenliğinin yanına sosyal kişiliğini de ekledi. Sakarya’da ilk okul şenliğinin oluşmasına katkıda bulundu. “Bizden Damlalar” adlı derginin çıkmasına yardımcı oldu. Arkadaşları ile birlikte pek çok başarıya imza attılar.
1999 depremini yaşadı. Yakında daha beterini yaşamamak için dua ediyor. Henüz akıllanmadık, ovalara hızla yapı izni verenlere yazıklar olsun.
İzcilikle de Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulu’nda tanıştı. Düşüncelerini en iyi ifade etme yolu olarak izciliği gördü. 2000 yılında açılan lider Eğitim Kursuna katılarak izciliğe başladı. 2003 yılında oymakbaşı kursuna katıldı. 2004 yılında Sakarya İl İzci Kurulu Başkanlığı saymanlığına seçildi.Türkiye’nin en kapsamlı izci sitesini tasarladı ve hayata soktu. 2006 yılında aynı göreve tekrar getirildi. Aynı yıl Sakarya’nın en gözde okulu Dr Nuri BAYAR İlköğretim Okulu’na tayin oldu. www.sevgicicekleri.com adında bir sınıf sitesi oluşturdu. Ardından web tasarımı alanında kendini geliştirmeyi sürdürdü. Yüzlerce sitenin oluşumunu sağladı.
2008 yılında iki tahta kursuna katıldı. İl izci kurulu görevine 3. kez seçildi. Nuri Bayar İlköğretim Okulu’nda neredeyse her taşın altından çıkar oldu. Projeler, etkinlikler, tiyatrolar, gösteriler… vs. bilgisayarla alakalı işleri yürütmeye gayret etti.”BirİZ” adlı dergiye isim verdi, oluşumuna katkıda bulundu. Tasarladığı okul WEB sitesi 2012 yılında tasarım ödülü aldı. (Ertesi yıl MEB tek tip düzene geçince site kapatılmak zorunda kaldı.) Bu da sonun başlangıcı oldu.
2011 yılında çok sevdiği izcilikten izciliğe politika bulaştırılmak istendiğinden ara verdi. Politik olmayan izcilik yeniden oluştuğunda yine izcileriyle kamplara dönebilir mi bilinmez artık.
2013 senesinde Nuri BAYAR İlkokulu’ndan dolayısıyla şehir hayatından uzaklaştı.Osmanbey İlkokulu’nda son çiçekleri açtırmak üzere inzivaya çekildi. Osmanbey’de uzun süre sessiz kalamadı, çalıştığı kuruma sevdayla hizmet etmekten vazgeçemedi. Okulun her etkinliğinde elinden gelen desteği göstermeye gayret etti. 2017 yılına kadar devlet okullarında çalıştı ve emeklilik yaşı dolduğu gün devlet okullarına veda etti ve emekli oldu.
Sakarya Doğa Koleji’nde özel okulun inceliklerini öğrendi. Yeni dostlar ve arkadaşlar edindi. Hayatın farklı bir penceresinden baktı. Öğrencileriyle tutumu her zaman ilk göreve başladığı heyecanını kaybetmeden sürdürdü. Doğa koleji’nin de vazgeçilmez öğretmeni oldu. Pandemi döneminde bile üretken öğretmen olmaktan ödün vermedi. O Doğa Koleji’ne Doğa Koleji de ona çok şeyler kattı.
2021 yılında öğrencilerini ortaokula aktardıktan sonra tebdili mekanda ferahlık vardır diyerek İlkdört İlkokulları’na geçti. İlkdört onun kendi çocuğu gibi oldu. Okulun kuruluş ve işleyişinin her aşamasında katkıda bulunmaya, kurumsal bir kimlik yaratmaya uğraştı; fakat kısa sürede yolları ayrıldı. (17 Haziran 2022)
Edindiği bütün tecrübeyi genç öğretmenlere aktarmak amacıyla Maya Okulları ile eğitim faaliyetlerine devam ediyor. Bir yandan da yarım kalan projelerini hayata geçirme yolunda çalışıyor.